Berkin'i beklerken 15.10.2013, Eyüp

Gökçe ErbilGökçe Erbil

NOT: Bu yazıyı Berkin henüz hayattayken yazmıştım. Tekrar tekrar okuması çok zahmetli geldiği için ilk yazıldığı hali ile yayınlıyorum. Keşke uyansaydın be çocuk.

Liseye yatılıya gittiğim yıldan bu yana ne zaman annemi ziyarete gitsem biraz misafir olurum. Misafirlik resmiyetinden değil de artık bildiğimizden iki ayrı yaşam olduğumuzu. Herkes kendi yaşamına dönecek ayırabildiğimiz vakitler bittiğinde. Bu hep bir tarafı misafirlik olan ziyaretlerimde annemin çok şaşırdığım bir özelliğini farkettim. Özellik de değil belki özenini.

Kimi erkenden, kimi biraz geç, kimi öğleden sonraları uyandığım her gün çay taze, yumurtalar yeni pişmiş, patates kızartmalarının sıcağı üstlerinde olur. “Günaydın, kahvaltı hazır”. Nasıl hazır? Ne zaman uyanacağımı nasıl tahmin edebiliyor, uyurken arada bir gelip kontrol mu ediyor? Annelik iç güdüsü mü, çocuklarını yıllar geçtikçe iyice tanımak hali mi? Bilmiyorum, her defasında şaşırmama rağmen hiç sormadım, nasıl yapabildiğini. Çok sıradan bir açıklaması olduğunu duyup sihrinin bozulmasını istemiyorum belki. Belki de bu konuşulup, tarif edilmemiş yaşam özenlerini oldukları biçimleriyle seviyorum.

Bu bayram annem’in yanına gitmedim. Sabah uyandığımda aklım pazar yeri gibiydi. Bağırıp, el kol sallayıp dikkat çekmeye çalışan fikirler, acele acele bir yerlere yetişmeye çalışan işler. Ve orada bütün o hengamenin içinde yalnız uykusunda yaşayabilen çocuk, Berkin. Annemin her uyanışıma “günaydın, kahvaltı hazır” sevmesi geldi aklıma Berkin’in peşi sıra.

Artık uyansa ya, ne zaman uyanacak. Ne zaman uyanacak bilmiyorum. Annemin hazır ettiği kahvaltının zamanlamasına şaşırmak, evet. Bu sabah o hazır kahvaltının biraz zamanlama ama daha çok bir beklemenin hakkını vermek özeni olduğunu anlıyorum. Bir uyanmaya hazırlık yapmak.

Berkin’in annesi Berkin uyandığında ona dünyanın en büyük, en çok beklemiş “günaydın”larından birini verecektir. Kim bilir ne hazırlıklar içindedir, ha uyandı ha uyanacak. Ben de dahil Berkin’in uyanmasını isteyenler, bekleyenler. Ne yapsak olur Berkin’i beklerken, beklemenin hakkını vermek için. Neyi hazır etsek Berkin’in uyanışına?

“Günaydın Berkin, güzel ve özgür bir çocuk olabileceğin ülken, hazır”.