‘Ben, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli
Daha hiç çağrılmadım’*
Geldin mi Yakup? Çağrılmayan tarafım benim. Ben dahil hiç kimsenin çağırmadığı. Geldin mi? Hep çağrılmadığı yerden fırtanım benim. Hoş geldin. İkiliğim. Geç otur. Seninle ne konuşulur hiç bilmiyorum.
Sen varken ben yokum, ben varken de sen yoksun. Nereden bakarsan bak bi’ 15-20 yıldır bu böyle. Bir yaşamı nöbetleşe, iki kişi yaşıyoruz. Ben nöbeti sana devrediyorum, sen de bana. Adlarımızı ve var olduğumuzu biliyoruz sadece. Belki de adın Yakup değildir, o adı da ben verdim sana. Gel, hiç çağrılmayanım, kafası hiç okşanmamışım, iki gün üst üste sevilmemişim. Bıçaklarını bırak da gel. Kimse incitmez bizi bu akşam, biz bizeyiz. Beril’den haber var sürpriz ama sen onu o zaman da bıçaklamamıştın, şimdi de bıçaklamazsın. Sarışın hani, güzel bakıyordu. Senin hayran olduğun, benim hoşlandığım. İkisini ayırt etmek ne kadar zor biliyorsun. Unutma ihtimalin varmış gibi hatırlatıyorum. O gitmiş. Gel, otur. Seni o yüzden çağırmadım. Seninle ne konuşulur bilmiyorum, olmadı otururuz böyle. Benim de gönlüm kırık. Kırıldı yani ne yapalım. Anlatsana biraz seni ne sevindirir, ne incitir Yakup? Bunca sene bir sürü şey yaptın hangisini niye yaptın? Ne yaptığının bir önemi yok da biz seninle nasıl anlaşacağız Yakup? Çağırmak yetmiyor ki seni. Yetiyor mu? Sen çağırsan ben de gelirdim, belki de sen çağırmışsındır ne bileyim. Ne, neye sevindiğini anlıyorum, ne de neye üzüldüğünü. Bu iş nasıl olacak Yakup? Söylesene çağrılmayan tarafım benim. Söylesene bu iş nasıl olacak?
Geldin mi Yakup? Gelmişsin. Kırık camım, ayağı durmadan kanayanım, esince üşüyen yerim benim. Söylesene seni nasıl seveceğim? Bana inanmıyorsan ellerime sor. Sor kaç zamandır kafanı arıyorlar okşamak için, kimsenin aramadığı. Kaç zamandır ellerini arıyor ellerim tutmak için değil bir daha bırakmamak için.
Uyumsuzluğum, ayarsızlığım, huzursuzluğum, incinmiş yerim. Bu hayat böyle yaşanmaz. Ben seni çağırıyorum. Gel. İkiliğim. Gel ömrümün teyellenen yeri. Gel hiç çağrılmamışım benim. Ben seni çağırıyorum. Yakup! Yakup! Yakup!
Gel. Bağışlayamasak da tanıyalım birbirimizi.
* Edip Cansever, Çağrılmayan Yakup